MECRUH
Cerh edilmiş ravi'ye denir. Cerh ve Ta'dil
alimlerinin cerh'in herhangibir mertebesinde bulunan
lafızlarla hakkında tecrih hükmü verilmiş ravi mecruh addedilir.
el-Hakimu'n-Nisaburi'ye göre mecruh raviler
on tabakadır. En ağır cerhle mecruh olanlardan başlamak üzre
şöyledir.
1. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in
ağzından yalan uyduranlar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir çok sahabiden bazı
alimlere göre yüze yaklaşan tarik ve vecihten rivayet edilen sahih ve meşhur
hadisinde: ''Benim ağzımdan yalan uyduranlar Cehennemdeki yerlerine
hazırlansınlar'' buyurmuş olmasına rağmen bu büyük günahı işleyenler
olmuştur. el-Muğire
b. Said el-Kufi, Ebu Abdirrahim el-Kufi, Muhammed b. Said
(el-Maslub) eş-Şami gibi
zındıklar bunlardandır. Bu alim özentileri hadis uydurmuşlar; Müslümanların kalblerine şüphe sokmak üzere uydurdukları sözleri sözleri halk arasında hadis olarak yaymışlardır. Öteki
hadis uydurma sebepleriyle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in mubarek ağzında yalan
uyduranlar da bu guruptandır.
2. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e ait
meşhur hadislerin bilinen isnadından başka isnad
uydurarak kimsenin bilmediği hadisleri biliyor görünme sevdasında olanlar.
Mekkeli ibn-i Hayye
lakabıyla tanınan ibrahim ibnu'l-Yese'a gibi ki Ca'fer b. Muhammed
es-Sıddık, Hişam b. Urve gibi meşhurlardan hadis rivayet eder birinin isnadını
diğerine bindirirdi.
3. İlim sahiplerinden
bir kısmı; Bunlar İbrahim b. Hudbe misali kendileri
doğmadan önce vefat etmiş olan kimselerden rivayette bulunarak rivayet ilmine
büyük kötülükleri dokunmuş olanlardır.
4. Sahih olarak rivayet
ettikleri sahabi sözlerini (mevkuf) isnadını Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e ref ederek ederek ona ait
sözlermiş gibi (merfu') nakledenler; Muvatta ravisi ve İmam Malik
ashabının en son vefat edeni olan Ebu Huzafe Ahmed b. İsmail es-Sehmi gibi ''Şafak ufukta kızıllığın görünmesinden
ibarettir'' sözünü Malik'ten Nafi - İbn-i Ömer isnadıyla Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem'in sözü olarak rivayet etmiştir.
Oysa aynı hadis el-Muvatta'da İbn-i
Ömer'e ait mevkuf bir hadis olarak zikredilir. Yahya b. Sellam
el-Basri de öyledir. O da Malik - Vehb
b. Keysan - Csbir isnadıyla
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e
ref ederek onun ''Fatiha okunmayan bütün namazlar
eksiktir. İmam arkasında olunduğunda müstesna'' dediğini rivayet etmiştir. Oysa
bu hadis de el-Muvatta da Vehb
b. Keysan tarikiyle rivayet edilmiş Cabir b. Abdillah'ın sözü
(mevkuf) olarak geçer (salat, 66 r 184)
5. Tabi'ilerden
rivayet ettikleri makbul hadisleri mürsel veya
kendiliklerinden ekledikleri sahabi adıyla mevsul olarak rivayet edenler; Bu guruptakilere İbrahim b.
Muhammed el-Makdisi misal verilebilir. Bu zat el-Firyabi, es-Sevri, el-A'meş, Ebu Zubyan,
Selman isnadıyla hadis rivayet eder. Oysa aynı hadis A'meş'in kitabında İbrahim en-Nehai'nin
mürseli olarak görülür.
6. Daha çok ibadete
düşkün salih, abid ve zahid kişiler oldukları halde hadis lafzına, hadisde itkana önem vermeyerek
rivayeti hafife alanlar; Bu tabakadan olanlar pek çoktur. Ekseriyetini zahidler ve abidler oluşturur.
Sabit b. Musa gibi. Bir gün el-Müstemli önde, Kadı
Şerik b. Abdillah'ın meclisine gider. Şerik ''Haddesena A'meş, an Ebu Sufyan, an Cabir kale, kale Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem''
dediği an içeri girer. Şerik isnadını böylece zikrettiği hadisin henüz metnini söylememeiştir. O an Sabit b. Musa'ya bakarak ''grceleri çokça namaz kılanın gündüzleri yüzü fazlaca nurlu
olur'' der. Bununla Sabit'in zühd ve verasını kasdetmiştir. Oysa
Sabit, Şerik'in bu sözleriyle daha önce söylediği isnadla
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e
ait merfu' bir hadis rivayet ettiğini zanneder. O'na ait bu sözleri bu vecihten başka başka aslı olmayan merfu bir
hadis olarak rivayet eder. Aynı hadis sirkate maruz kalır ve Şerik'ten rivayet
edilir. Sabit gibi ravilerin iyi niyetlerine, zühd ve takvalarına diyecek söz yoktur. Şu var ki
rivayet'in kaideleri vardır. Hadis ilminde zan iyi bile olsa geçersizdir. Abdurrahman b. Mehdi ''İki şeyde, hüküm ve hadiste iyi zan
doğru olmaz'' der. Nitekim Amr b. Muhammed en-Nakıd'ın rivayetine göre Veki'
kendisine bir soru sorana ''Said b. Ubeyd et-Tai'nin eş-Şa'bi'den rivayet ettiği, başkası yerine haccedip sonra
kendi adına Ka'be ziyareti yapan kimse hakkındaki
hadisi biliyormusun ? '' diye sorar. Adam ''kim
rivayet etmiş'' diye ravisini öğrenmek ister. Bu
soruya Amr b. Muhammed Veki'
yerine ''Vehb b. İsmail rivayet eder'' cevabını
verir. Bu sefer Veki' ,'' Vehb
b. İsmail salih biridir. der; lakin hadis'in rical'e
ihtiyacı vardır.
7. Bu takadakileri ise,
Hadis şeyhlerinden hadis işiten hem de fazlasıyla işiten sonra da işitmedikleri
hadisleri onlara nisbet ederek rivayette bulunan (tedlis yapanlar) oluşturur. Bunlar şeyhlerden rivayet
ettikleri ile etmediklerinin arasını ayırt etmezler. Horasan'a giderler, orada
daha önce hadislerini yazdıkları bir şeyh'ten rivayet edilen bir hadis
öğrenirler hemen aşırırlar ve rivayet ederler. Zamanla bu hadisleri arasında
belli olur. Zamanımızda da GARAİB peşinde koşan pek çok ilim ehlinin aynı işi
yaptıklarını gördük (Medha, 26)
el-Hakim bundan sonra üç
tabaka daha sayar. Bunlar da sırasıyla şunlardır:
Yetiştikleri şeyhten musannef kitapları rivayet eden ancak sema' larına esas olan nüshayı ihtiyarlayıncaya kadar yazmaya
üşenenler; kendilerinden hadis talebinde bulunanlar olunca da rivayetlerinde
doğru oldukları vehmine kapılarak satın aldıkları sema' ı olmayan bir nüshadan
hadis rivayet edenler.
Hadisten anlamayan, muhaddisin bilmesi lazım gelen on hususun birine bile dönüp
bakmayan, hadislerini ezberleyen, ilim talibinin arayıp, bulup, elde ettiği,
sonrada kendilerine okuduğu, aslında rivayet hakkına sahip olmadıkları
hadisleri telkin sonucu bilmeden kendi hadisleri kabul ve bnu
ikrar edenler:
Nihayet hadis için
yolculuk yapıp gittiği yerlerde en meşhur şeyhlerden hadis yazan, yazdıklarını
iyi bilen, ancak yangın, sel basması, çalınmak gibi sebeplerden dolayı kitabı
telef olup hadis rivayeti talebini karşılamak için başkalarının kitaplarından
veya tahminen ezberden rivayet edip sikalıktan düşenler. (Medha,
27-31)
Görüldüğü gibi mecruh ravilerin çoğunun başta yalan söylemek olmak üzere rivayet
şartlarına uymamak yüzünden cerhedilenler teşkil
etmektedir. Hadis usulü ve rical kitaplarında buna benzer sebeplerden cerhedilenlere de rastlanır. Ne olursa olsun bir ravi mecruh ise rivayetine ihtiyatla bakılır. Hadisleri
cerhine sebep teşkil eden hale göre dikkate alınır.